SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’S SEWM

<< 929 >>

باب: تعجيل الإفطار.

45- İftar Vakti Girer Girmez Orucu Açmak

 

حدثنا عبد الله بن يوسف: أخبرنا مالك، عن أبي حازم، عن سهل بن سعد:  أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال: (لا يزال الناس بخير ما عجلوا الفطر).

 

[-1957-] Sehl Ibn Sa'd'dan nakledildiğine göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur; İftar vakti girer girmez oruçlarını açtıkları sürece insanlar hayır üzerindedir."

 

 

حدثنا أحمد بن يونس: حدثنا أبو بكر، عن سليمان، عن ابن أبي أوفى رضي الله عنه قال: كنت مع النبي صلى الله عليه وسلم في سفر، فصام حتى أمسى، قال لرجل: (انزل فاجدع لنا). قال: لو انتظرت حتى تمسي، قال: (انزل فاجدع لي، إذا رأيت الليل قد أقبل ها هنا، فقد أفطر الصائم).

 

[-1958-] Abdullah İbn Ebu Evfa'nın şöyle dediği nakledilmiştir: "Bir yolculukta Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte idim. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem akşam vaktine kadar orucunu tuttu. Sonra birisine: 'İnip bize suyla karıştırarak biraz sevîk hazırlar mısın?' dedi. Adam: 'Ey Allah'ın Resulü, akşam olmasını bekleseydiniz!' diye karşılık verdi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem tekrar: İnip bize suyla karıştırarak biraz sevik hazırlar mısın?' dedi ve ekledi: 'Gece karanlığının bu taraftan bastırdığını görürsen artık oruçlunun İftar etme vakti gelmiştir' buyurdu."

 

 

AÇIKLAMA:     İbn Abdilberr, iftar vakti girer girmez oruç açmak ve sahur vaktini sonuna kadar geciktirmek hakkındaki hadisler sahih ve mütevatir rivayetlerdir, demiştir.

 

Abdürrezzak'ın sahih bir senedle naklettiğine göre Amr İbn Meymun şöyle de-miştir: "Resulullah'ın (s.a.v) ashabı iftar konusunda en aceleci, sahur konusunda ise en yavaş insanlardı."

 

"... İnsanlar hayır üzerindedir" ifadesi Ebu Hureyre rivayetinde "... din bas­kın (ve üstün) bir konumdadır' şeklinde geçmektedir. Zaten dinin baskın ve üs­tün bir konumda oluşu hayır üzerinde olmayı zorunlu olarak gerektirir.

 

Ahmed İbn Hanbel'in Ebu Zer'den naklettiği rivayette "İftar vakti girer gir­mez oruçlarını açtıkları sürece..." ifadesine ek olarak "ve sahuru geciktirdikleri sürece..." ifadesi vardır.

 

[sürece diye çevirisini yaptığımız] .... edatı zarftır ve hadise şu anlamı katmış­tır: "Sünnete tam anlamıyla uyup, sünnetin belirlediği sınırları aşmadıkları ve kendi akıllarına / kafalarına göre hareket edip bu kuralları değiştirmedikleri süre­ce hayır üzerindedirler."

 

Ebu Davud, İbn Huzeyme ve diğer bazı hadisçilerin Ebu Hureyre'den nak­lettikleri rivayette ek olarak: "Çünkü Yahudiler ve Hıristiyanlar iftarı geciktirirler" ifadesi yer almaktadır. Ehl-i kitap oruç tuttukları zaman iftarı yıldızlar çıkana kadar geciktirirlerdi. İbn Hibban ve Hakim ise bu hadisi yine Sehl'den şu ifade­lerle nakletmişlerdir: "İftar etmek için yıldızların çıkmasını beklemedikleri sürece ümmetim sünnetime göre hareket ediyor demektir." Bu rivayetlerde orucu bir an önce açmanın niçin hayırlı olduğu açıklanmış, bu hükmün gerekçesi belirtilmistir. Mühelleb konu hakkında şu değerlendirmeyi yapmıştır: "Bu hükmün hikmeti, gündüz tutulan oruca geceden herhangi bir miktarda süre eklememektir. Çünkü bu durum oruçlunun daha rahat etmesine ve ibadetlerini daha dinç bir şekilde yapmasına imkan sağlar." Fakat burada alimlerin şu ortak görüşlerine işaret etmek gerekir: "Orucu bir an önce açma hükmü, güneşin battığına dair kesin bilginin elde edilmesinden sonrasıyla ilgilidir. Bu bilgi ise görme veya iki adil kimsenin tanıklığı ile sağlanır." Bununla birlikte tercih edilen görüşe göre adil olan bir kimsenin güneşin battığına dair tanıklığı da yeterlidir.

 

İbn Dakîki'l-Iyd şöyle demiştir: "Bu hadis, iftarı yıldızların ortaya çıkmasına kadar geciktiren Şiilerin uygulamasının yanlış olduğunu göstermektedir. Belki de güneş battıktan sonra hiç beklemeden iftarı yapmanın hayırlı oluşunun sebebi de budur. Çünkü İftarı geciktiren kimseler sünnete aykırı bir tutum sergilemiş olurlar."

 

İmam Şafii el-Ümm adlı eserinde, iftarı bir an önce yapmanın müstehab ol­duğunu ve kasıtlı olarak geciktirilmedikçe mekruh olmayacağını söyledikten sonra iftarı geciktirmeden hemen yapmanın daha faziletli olduğuna değinmiştir. Onun bu açıklamasını esas aldığımızda iftarı geciktirmenin, mutlak olarak mek­ruh olmadığı sonucu çıkar. Gerçekten de herhangi bir şeyin müstehab olması, bunun tersinin/zıddınm mutlak olarak mekruh olmasını gerektirmez.